..::. HOS GELDINIZ ..::.Eskiler Tanır, Yeniler örnek alir, Tanımayanlar ise İbret Alır..www.gumuslukkoyu.de.tl FARKIYLA!!!


..::. HOS GELDINIZ ..::.

Konuk Defterimize bir kac güzel söz yazmayi cok görmeki,
 

 bizde senin icin emek verelim.::. Sevgilerimle mustafa ugur..::.


   
 
  Unutmadık.

35 yıl geçti İpi kestiler, o gün hıdrellezdi.

İdam edilişlerinin üzerinden

35 yıl geçti İpi kestiler, o gün

hıdrellezdi

En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim,

O, onun en güzel yüz metresini koştu

En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak...

 

En hızlısıydı hepimizin,

En önce göğüsledi ipi...

Acıyorsam sana anam avradım olsun,

Ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun!

Can Yücel

Saat 02.15'de ipi kestiler... Tarih 6 Mayıs 1972 idi. Ankara Merkez Kapalı Cezae-vi'nde Deniz Gezmiş idam edilmiş, sırada Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamları vardı. İnfazlar saat 8.00'de tamamlandıktan sonra idam edilen üç devrimci genç, Ankara Karşıyaka Mezarlığında aralarında üçer mezar arayla toprağa verildi. Yan yana gömülmelerine bile izin verilmemişti!..

Nihat Berham'ın 1976 yılında yazdığı ve 1996 yılına kadar yasaklı olan "Darağacında Üç Fidan" isimli kitabından idam gecesini aktaralım: "Saat 01.25'i gösteriyordu.

Gardiyan, imam ve sivil personel, gelenek gereği saygı duruşuna geçmişti. Avukatların yüzlerini derin bir hüzün doldurmuştu. Denizgili ölüme mahkûm eden 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesinin Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi, elleri arkasında, ağzında sigara Deniz'i seyrediyordu. Ankara savcısı Fazıl Alp, Tevfik Türüng, Sami Uğur, yüksek rütbeli birçok subay, gardiyanlar, sivil görevliler, imam, avukatlar, doktor infazda hazır bulunmuştu. Özellikle imamın aşırı derecede duygulandığı görülüyordu. İnfaz savcısı Sami Uğur, kendince espriler yapıp yine kendi gülüyordu.

Deniz'in göğsüne karar özetini içeren bir beyaz karton astılar. On dakika kadar sonra, görevli doktor, gömleğini sıyırıp nabzına baktı. Deniz'in nabzı çarpıyordu. Beklediler.

On beş dakika sonra nabza tekrar bakıldı. Deniz'in nabzı durmamıştı. Bekliyorlardı. Deniz ipin ucunda bir dal gibi, alaca havada ağır ağır dönüyordu. Sadece başı ve postalları, uzun ince beyazlığın iki ucunda, iki gri noktaydı.

Gemerek'te yakalandığı gün kalbi ve beyni arasında dolaştırdığı ölüm duygusu, onu darağacında, boynunda bulmuştu.

Elli dakika öylece kaldı.

 

02.15'de ipi kestiler."

1947 doğumlu, Erzurum Ilıca Mahallesi, Öznü köyü nüfusunda kayıtlı, İ. Ü. Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi, Cemil oğlu Deniz Gezmiş idam sehpasına çıkıp, ilmiği boynuna geçirerek son sözlerini haykırmıştı: "Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı, Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi, Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!.."

Deniz'in son sözü henüz bitmemişti ki, cellat birdenbire tabureyi altından çekti. Ancak uzun boyu nedeniyle ayakları masaya çarpıyordu, masayı da çektiler!..

Saat 02.25'i gösterirken Yusuf Aslan sehpaya çıktı. Tabureyi tekmelemeden önce tıpkı Deniz gibi son sözlerini haykırdı: "Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm!.."

02.50'de ipi kestiler... 1947 doğumlu, Yozgat Çekerek ilçesi, Kuşsaray köyü nüfusuna kayıtlı, ODTÜ Fizik Bölümü 2'inci sınıf öğrencisi, Beşir oğlu Yusuf Aslan'ı indirdiler...

Sıra Hüseyin İnan'a gelmişti. Sehpaya çıkan Hüseyin, arkadaşları gibi tabureye çıkmadan son sözlerini söylemek istedi. Saat 3.00'ü gösterirken Hüseyin İnan'ın son sözleri gecenin karanlığında asılı kaldı: "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar, şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm!.."

1949 doğumlu, Kayseri Sarız ilçesi, Bozhöyük köyü nüfusuna kayıtlı, ODTÜ İdari Bilimler Bölü-mü'nden ayrılma Hıdır oğlu Hüseyin İnan, tabureye çıkarak ilmiği boynuna geçirdi ve tabureyi tekmeledi...

18 Temmuz 1971'de başlayan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) Davası'nın Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Ali Elverdi, 16 Ekim 1974'de Adalet Partisi'ne girerek milletvekili oldu... Süleyman Demirel'in yanında politika yapmaya başlayan, sadece Deniz'lerin idamını sigara içerek seyreden mahkeme başkanı değildi. Aynı mahkemenin savcısı Baki Tuğ'da 1991 seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden milletvekili olacaktı!

BEN THKO KUMANDANI DEĞİL, NEFERİYİM

THKO, n Ocak 1971'de gerçekleştirdiği Ankara İş Bankası Emek Şubesi soygununun ardından 4 Mart 1971'de Balgat Tuslog Tesisleri'nden dört ABD'li eri kaçırdı. Erler serbest bırakıldı...

16 Mart 1971'de Sivas Şarkışla'da Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan yakalandılar. Hüseyin İnan ise 23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde yakalandı. Deniz Gezmiş, yakalandıktan sonra İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu ile basının önüne çıkarıldı. Doğan Özgüden'in çıkardığı Ant Sosyalist Teori ve Eylem Dergisi'nin Nisan 1971 tarihli sayısından o günü okuyalım: "Bütün kolluk kuvvetlerinin 65 gün süreyle Ankara'da arayıp bulamadıkları Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan 16 Mart'ta Şarkışla'da yakalanmışlardır. Yusuf Aslan çatışma sırasında yaralanmıştır. 'THKO'nun diğer savaşçılarından Hüseyin İnan'ın da dergimizin basıldığı sırada yakalandığı öğrenilmiştir.

Sansasyon peşindeki burjuva gazeteleri, yakalandıktan sonra Deniz Gezmiş'e atfen çeşitli beyanlar yayınlamışlar, iddialar ortaya atmışlardır. Fakat kapalı odalarda sorguya çekilen ve şimdilik tekzibi mümkün olmayan beyanlar ve iddialar ihtiyatla karşılanmalıdır. Gerçekliği kabul edilebilecek beyanlar sadece 'THKO'nun yukarıda özetlediğimiz bildirisi ve yakalandıktan sonra İçişleri Bakanlığı'nda Deniz Gezmiş'in birçok gazetecinin önünde Haldun Menteşeoğlu ile yaptığı konuşmadır:

 

M - İşte bu pejmürde kılıklı adam, THKO'nun kumandanı imiş, iyi bakın kılığına, kıya/etine, suratına...

G - Ben THKO kumandanı değil, neferiyim.

M - Sen kahraman mısın?

G - Siz de kahraman oldurunuz için istifa ettiniz değil mi? Siz Demirel'in neferisiniz, ben THKO'nun...

M - Nereye gidiyordunuz?"

G-Devrime...

M - (Menteşeoğlu eliyle duvardaki haritada Sivas'ı işaret ederek) Devrim o tarajta mı?

G - Devrimin o tarajî, bu tara/ı yoktur, her tarajtan gelir."

16 Temmuz 1971'de başlayan THKO Dava-sı'nda, TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, Deniz Gezmiş ve arkadaşları 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırılır.

Deniz'lerin idamları 24 Nisan 1972'de TBMM'de oylanır. 276 milletvekilinin "Evet", 48 milletvekilinin de "Hayır" oyu verdiği oylamada iki çekimser oy çıkar. Necmettin Erbakan, Osman Bölükbaşı, Hüdai Oral, Mustafa Timisi'nin de aralarında bulunduğu 115 milletvekili ise oylamaya katılmamıştır. "Hayır" oyu verenler arasında; İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Mehmet Ali Aybar, Muammer Erten, Necdet Uğur gibi isimler bulunmaktadır. Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, İsmet Sezgin, Nahit Menteşe, Hasan Korkmaz-can, Necmettin Cevheri "Evet" oyu kullanan 276 milletvekili arasındaydılar. Ertesi gün gazeteler, oylamada Süleyman Demirel'in kolunu kaldırırken bir yandan da grubundaki milletvekillerinin oylarını kontrol ettiğini yazacaktı...

Deniz'lerin idamını durdurmak için yapılan bütün başvurular, dilekçeler, imza kampanyaları bir sonuç vermez. İdamları engellemek için Ünye Radar Üssü'nde görevli üç İngiliz teknisyeni kaçıran Mahir Cayan ve arkadaşları da başarılı olamaz. 30 Mart 1972'de Kızıldere'de on devrimci öldürülür. THY'nin Boğaziçi uçağı 2 Mayıs 1972'de, idamları engellemek için Bulgaristan'a kaçırılır. 4 Mayıs 1972'de Tandarma Genel Komutanı Kema-lettin Eken'e saldırı girişimi de başarısızlıkla sonuçlanır. İdamları engellemek mümkün olamaz...

Saat 02.15'de ipi kestiler... İlk idam edilen Deniz Gezmiş'ti. O gün hıdrellezdi...

sevdam
 

..::. HOS GELDINIZ ..::.Eskiler Tanır, Yeniler örnek alir, Tanımayanlar ise İbret Alır..www.gumuslukkoyu.de.tl FARKIYLA!!!


Takvim & SaaT
 

Alevi Haberleri